15 Haziran 2010 Salı

Bir Kereden Bir Şey Oldu !


Gök delindi az önce. Günün yoğun bunaltıcı sıcaklığı, havanın tozu kiri pası 15 dakikalık yağmurla yok oldu. Daha yağarken penceremi sonuna kadar açıp havayı içime çektim derin derin. 13. Katın dayanılmaz çekiciliğiyle sarktım korkuluktan uçarcasına. Çatı engelledi yağmur damlalarıyla kavuşmamı onca çabama rağmen. İnsanlar karanlıkta oradan oraya koşuştururken güldüm umarsızca, ne gerek vardı!

Susuzluktan boğazın kavrulur ya işte öyle bir susuzluktu bedenimin hissettiği. Ilık bir duş değildi o an istediği. Yağmurda sırılsıklam olmak ayrı bir arınmaydı benim için herzaman. Ya ağlatır ya da kahkahalara boğulmama neden olurdu. İçimdeki gösteremediğim, dillendiremediğim duyguları açığa çıkarır, haykırmamı sağlardı.

Bu sefer işe yaramadı. İçimdeki sıkıntının ne olduğunu çözemedi ilk defa. Yağan yağmur altında çakılıp kalırken eskiden, yürümeyi becerebildim bu defa. Her bir damlayı hissettim üzerimde. Yüzüme çarpan, saç diplerime işleyen, tshortümü ıslatıp titrememe neden olan her bir damla...

Neden olmuyordu? Neden içimdeki sıkıntı dışarı çıkamıyordu? Yağmur durunca ben de düşüncelerimden uyandım. Nerede olduğumu kestiremedim önce, sonra evden ne kadar uzaklaştığımı farkettim ve geri döndüm. Siteye girince başımı kaldırıp eve baktım bir süre. Odamın penceresi hala açık ve ışığı yanıyordu. Sanki biri var gibi.. Kapıyı içerden biri açacak gibi.. Biri o anlamsız ‘sen mi geldin?’ sorusunu soracak gibi. Gibi...

Aşağıdan odamın ışığını, evde kimsenin olmadığını bildiğim halde, umutla izlerken 2 şeyin farkına vardım. Birincisi yağmurun beni neden ağlatamadığını, diğeri ise isteklerimin yön değiştirdiğini.

Evet yağmurla iletişimim bozulmuştu. Artık beni çözemiyordu. Çünkü tek başına olmak beni güçlü kılmıştı. Hiç farkında olmadan aslında eski depresyona açık bünyemi artık daha sağlam tutabiliyor, hatta yine farkında olmadan ona karşı bir kalkan oluşturabiliyordum. Bu ne kadar devam ederdi, hele ki bu farkındalıkla ne zamana kadar pes etmeden yaşayabilirdim bilmiyorum.

Ve evet isteklerim. Yalnızlık en sevdiğim yaşam biçimiydi hep ve benim tercihimdi çoğunlukla. İnsanlarla yalnız kalmaktan korkar, kalabalıktan sıkılır, ne var ki hep tek başına olmaktan huzur bulurdum. Yalnızlık her zaman mutluluğu bulduğum bir kavramken, değişen şu ki, sanırım artık canımı yakıyordu!!!