29 Ağustos 2010 Pazar

ÇEKİLİN !


Algıda seçicilik nedir bilmezmiş.

Dondurması erirken parmaklarından aksın da hiç kurumasın istermiş.

Salonda boylu boyunca yatıp onu öptüğünü hayal edermiş.

İçinde baloncuk oluşmayan puding kasesini özenle seçermiş.

‘Bırakın gideyim...’

Çok yorgunsa yüzüstü uyurmuş,

Çok aşıksa uyumazmış.

Filmdeki en zavallı tipleri kendine benzetir,

En piç adamlara aşık olurmuş.

Saati 22:21’ de görmezden gelip,

22:22’ yi tesadüfen yakalamış gibi dileklerde bulunurmuş.

‘Gidiyorum bırakın...’

Kalabalıklarda çığlık atmak,

Yalnızken sessizliği dinlemekmiş en büyük zevki.

Balıkların yem yiyişlerini taklit edermiş,

Meziyetmiş gibi de herkese gösterirmiş.

İçtiği kolanın pipeti hep delik çıkarmış.

Aynaya her baktığında nefesini tutarmış.

‘Bırakmazsanız vururum...’

Dolgusu düşerse diye sakız çiğnemezmiş.

Halıdaki her bir figüre isim takarmış.

Tekerlekli sandalye üzerinde süpermen,

Elinde çatalla gladyatör olurmuş.

Telefonla konuşmaktan korkarmış.

Doğumgünü pastalarında mum olmayı dilermiş

‘Vurursam ölürsün...’

Her sabah ‘güzel insanlarla konuşmama’ kararı alırmış.

Diz kapaklarını boyarmış manasız.

Yarın onu arayacağım diye kendi kendine sözler verip,

Yarın olunca aradığını hayal etmekle kalırmış.

Çekilin !

Bir kaptanın durmayı beceremediği anda söylediği yegane kelimeymiş

Çekilin !


27 Ağustos 2010 Cuma

Kalp çıkmazda..

İstemekle kaçmak arasında kalır kalp çoğu zaman

Cesursa ister,

İsterse alır,

Alamazsa susar,

Bir başka bahara kalır...

Ya da...

Korkaksa kaçar,

Kaçarsa yalnızlaşır,

Yalnızlık; elde var sıfır,

Ve yaşanmamış bir aşk kalır...

Bazı şeylerin zamanı kayıyor

Bir heyecan yaşanıyor

Aylar geçiyor

Aylar içinde milyonlarca şey oluyor

Aynı heyecan

Ara ara dürtüp kalbe kanı pompalıyor

Sonra yine kayboluyor

Ne oluyor ne bitiyor derken

Hissedebildiğimi farkediyorum

Heyecanı hissediyorum

İtiraf etmek; anlamsız ve komik

Susmak; gururlu ve ironik

Ben yine susuyorum
En azından hissediyorum

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Datça demişken...

karaincir koyunda datçanın rüzgargülleriyle güneşi batırmak..






hamburger adası ve babam


akvaryum koyu

19 Ağustos 2010 Perşembe

önüm arkam sağım solum, saklanmayan ölür !!!




Sabaha karşı 04:00’ da uyumama rağmen 09:00’ da uyandım Pazar sabahına. Kavurucu sıcak ve yapış yapış nem tarafından uyandırıldım desem daha doğru olur. Attım kendimi buz gibi suyun altına, şok etkisiyle ayıldım ve başladım upuzuun bir tatil sabahına. Önce güzel bir kahvaltı yaptım balkonda, sonra maillerime falan göz attım. Evet biliyorum bana hergün Pazar sabahı ama denemek istedim çalışan insan psikolojisiyle bir Pazar sabahı anlatımı nasıl olur diye :)

Herneyse konu neydi? Haklısınız hali hazırda bir konumuz bile yoktu. Bi düşüniyim.. Evet toparladım..

Kahvaltıdan sonra birkaç blog yazısı okuyup, birkaç tane de yeni albüm indirdim. Malt müziklerde yine harika ama sözlerde bi ilerleme yok, hala çok saçma. Tarkan’ ın tamamen megastarlık saygınlığından albümünü indirdim ama ı ıh sarmadı be starcım (zaten saygı gösterip albümünü indirdim dememde hayır yoktu :)) İtiraf ediyorum şu çiçekli böcekli şarkısında kalktım oynadım.. Ve sonunda hooverphonic’ in tüm albümlerini indirdim. Bi de üstüne ‘vinegar&salt’ şarkısını beynime kazıdım ki ahh tadından yenmez..

Bilgisayardan gazete okumaktan nefret ediyorum ama bu sıcakta güneşe çıkmaktan da hiç haz etmiyorum. Hangisi ağır basıyor diye düşündüm ve yine de attım kendimi dışarı, düştüm büfe yollarına bir adet gazete hadi bi de yanında şöle fındıklısından fıstıklısından dondurma alayım dedim. O da güneşe çıkma cesaretime bir ödül olsundu.

Eve dönerken gazetesi de batsın dondurması da diye kendi kendime söyleniyordum. Sonra öğlen sıcağında dışarıda oyun oynamayı tercih eden sitenin beyinsiz veletlerine rastladım. 3 kız 2 erkekten oluşan bu çete bi de en gergin en terleten oyunu bulmuşlar oynamak için. Saklambaç.. Allah akıl fikir versin diye homurdanarak yanlarından geçerken -meğer yanlarından geçtiğim yer sobe duvarıymış- oğlanlardan teki koştur koştur geçti yanımdan ve elini vurmak yerine kendini yapıştırdı resmen duvara. Artık nasıl tatmin olmuşsa Ece’ yi sobelediği için ‘ece sobeee ece sobeeeğğğ’ diye inletti siteyi. Ece’ yi de görmeniz lazım bir afilli, bir cakalı, bir havalı ki sormayın. Büyüyünce Başkent Üniversitesi öğrencisi! olmazsa ne olayım (mezun olunca beynimden kazıdığım 5 yıllık tecrübeylen konuşuyorum) ‘ayhh amaağ benim koşunca buram çok ağrııyooğğğ’ diye salına salına geldi Ece. Ah be Ece şunu baştan deseydin de Oğulcan da koşmasaydı, sana biraz zaman tanısaydı di mi! O an çıldırdım, gazete ve dondurmayı gölge bi yere fırlatıp kızın ağzının orta yerine elimin tersiyle bi tane yapıştırdım. Kız kendine gelince aldım karşıma çektim azarı ‘bana bak yerden bitme ne bu şımarıklık? 5 kişisiniz burda ne diye oyunbozanlık yapıyosun? Diğerleri senin gibi sızlanıyo mu? 2 gün sonra her ne kadar çarpık da olsa el mahkum giriceksin o adaletsiz öss denen sınava, onda da ayh ama benim silgi tozuna alerjim var mı diceksin. Yoksa bi şekilde mezun olup iş bulmak için çırpınırken iş görüşmesinde ayh ama ben sabah erken kalkarsam huysuz olurum mu diceksin. Haa baban zenginse, orda burda tanıdıkları varsa tamam buyur dünyanın şımarıklığını yap, zaten dünya da adaletsiz siz gülün anasını satıyım. Orta halli aileler de çırpınsın evlatlarını yetiştirmek için. Öyle süslü püslü giyinip sonra da herşeyden şikayet etmekle olmaz küçük hanım. Tamam yap yine şikayetini ama iyileştirmek içinde sok elini bi taşın altına. Ne demişler ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin’ Sen bunları dememe kalmadı anası çıkagelmesin mi yanımıza!...

Evet tamam kızın ağzının ortasına geçirme kısmı ve sonrası yalandı. Ama olsa da iyi olurdu. Doğrusu şu ki asansöre binip tee 13. Kata çıkana kadar bunun hayalini kurdum.

Bir Pazar sabahı da böylece noktalandı. Veletler güneşte ben evde kavrulmaya devam ettik. Tek farkla; onlar çocuk olmaktan dolayı çok şanslı, bense ölmeye daha yakın olmamdan dolayı onlardan daha da şanslıydım :)

zeytin cenneti, efil efil altınoluk..










mis gibi midyedolma..









by tuba..

diyorum bu altonoluk kedileri hırsız cidden..




bozcaada...



bozcaada' da bir kilise






bozcaada şarapları

bozcaada reçelleri

akvaryum koyu

bozcaada rüzgargülleri




aşıklar da cabası

falcı cingenlerin feribot sefası