2 Mart 2009 Pazartesi

yağmurda bir yabancı !!!




Saçlarımın ucunda damlamaktan sıkıldı, contası bozuk musluktan sızar gibi akıyor damlalar. Yağmur bana inat olanca hızıyla üzerime yağıyor,ben yağmura inat sokak ortasında kafamı öne eğmiş ağır ağır yürüyorum. İnsanlar çığlık çığlığa, sanırsın yağmur değil mermi yağıyor üzerlerine. ‘ayh saçıaam bozulduaaaa’ diye isyan ediyor ayrıca yüz badanasının da akmış olduğunu henüz farkedemeyen yapay kız. Bir teyze kocasının koluna sıkı sıkıya sarılmış ‘gök delindi sanki, koş Namık zatürre olucaz maazallah’ diyor. Okuldan henüz çıkmış birkaç ilkokul öğrencisi bellerine kadar çamura batmış, nerdeyse kolalı bembeyaz yakalarına ulaşmak üzere, pislikte sınır tanımıyor yaramazlık, özendim ahh. Sokağın köşesinde bir çift kavga ediyor. ‘sen kim oluyosun da….’ gibisinden ağır hakaret içeren cümleler dökülüyor kızın dudaklarından, tükürükle karışık yağmur suları fışkırtarak - aldatılmış belli -
Ben hala nereye gittiğimin farkında değilim, yağmur hırslandıkça ben sakinleşiyorum aksine, sırılsıklam.
Takip mi ediliyorum?
Paranoya bu aralar hapsetti beni deliriyorum bi yandan..
Yok yok kesin biri var arkamda..
Derken benim gibi yağmura umarsız biri yaklaşıyor yanıma, elinde kırmızı puantiyeli turuncu şemsiyesiyle. Tek kelime etmeden şemsiyenin içine alıyor beni de. Konuşmuyoruz. Sonra sanki ezelden beri tanışıyormuşuz gibi ‘çikolata çekti canım, sana da alıyımmı?’ diye soruyor bir büfede durup. Kafamı evet anlamında sallıyorum. O da benim gibi başta ısırarak, son birkaç parçada emerek yiyor çikolatasını. Tuhaf.. Hiç de istemiyorum eve girmek ama geliyoruz apartmanın kapısına ‘teşekkürederim’ diyorum sadece..
Kuru birşeyler giyiyorum, o da yanımda giyiniyor. Ne işi var burda?
Gece boyu kanepeye yayılıp film izliyoruz. Ayıp olmasın diye ona da bir kupa nescafe yapıp veriyorum. İçmiyor ama, anlamadım beğenmedi galiba..Sabah ki derse girmeyeceğimi söylemiştim, ne vardı da uyandırdı beni yine sabahın kör saati. Kalkıp okula da gidiyoruz. Serviste arkama oturuyor, hergün olduğu gibi yanım boş!
Sabah tersledim diye küstü mü acaba? Aman banane, ben mi istedim arkadaş olmak! Arkadaşmıyız?
Derslerde de arkamda oturuyor bu ara. Geçen günkü erken uyandırma vakasından sonra alışverişe çıkıp ona bişeyler almıştım oysa, hala mı kırgın?
Bugün günlerden Pazar,yapılacak en güzel şey ise tiyatroya gitmek. Haftalar öncesinden bilet aldım ikimize en önden hem de. Sahne tozunu yutmak dedikleri şeyi seyirci koltuklarından yapsak bi vasfımız olur mu acaba diye tartışıyoruz yol boyu. Bir sonuca varamıyoruz her zaman ki gibi.
Bu ara ona bilet almadan sinemaya tiyatroya gitmeyi öğrendim. Hatta dolmuşta bile tek kişilik ücret ödüyorum. Hiç anlamıyorum ama işime de gelmiyor değil hani.
Bugün mutsuzuz ikimiz de, benim nedenlerim var ama onunkileri bilmiyorum. Bir şişe şarap açıyoruz halının üstünde, bir yandan içip bir yandan şarkılar söylüyoruz. Ben olur olmadık aklıma gelen her isme küfürler yağdırıyorum. Sahi, senin adın ne? Onu bile bilmiyorum..
Ama..
Bir gariplik var bu işte. Ağzımızı bile açmadan tartışıyoruz, birbirimize bakmadan anlaşıyoruz, sadece gölgelerimiz dokunuyor birbirine..
Bir sabah uyanıyorum ve bir not buluyorum dolabıma postitlenmiş.. ‘hayatından gelip geçenler..hayatına gelip geçemeyenler.. hayatına hiç gelmeyenler..ben mi? Ben senim ve artık yokum..’
Meğerse benmişim !!!
O an anlıyorum kafamda yaratmışım kendimden bir tane daha..
O an anlıyorum neden insanların bana deliymişim gibi baktıklarını..
O an anlıyorum bir şizofreni olduğumu…

Hiç yorum yok: