14 Nisan 2009 Salı

meraba ben 'buzdolabı'




‘Yeni insanlarla tanışmak çok hoşuma gider’ Ne büyük bir yalan. Bildiğin kasıntı bi iş aslında. Haa evet tabi hiç tanımadığın bi insan hep gizemlidir, hı hı evet onun hakkında sorular sormak şaşırtıcı cevaplar aramak çok heyecan verir. Tabi tabi! Çok merak ediyorum bu yalanları uydururken cidden inananlar da var mı acaba?

Açık söylüyorum hep de söylemişimdir -itici olmamı sağlayan bir neden daha- en nefret ettiğim şeydir yeni biriyle tanışmak. Ya tamam insanlar hayatıma girsin ama sıfırdan tanımıyım hani senelerdir tanıyomuşum gibi olsunlar. Gelişmedi mi daha böyle bir teknoloji?

Bunalıyorum sıkılıyorum poff ne karın ağrısı bi alışkanlık sürecidir bu. Konuşcak konu bulamam, yemek yiyemem, düşücelerimi dile getiremem, kalkışsam tam tersi manaya gelen cümleler kurarım. Tanrım ne vahşi bi insanım. İşime gelmezse selam bile vermiyorum. Kendimden soğudum yemin ederim bu yazıyı yazarken. İtiraflarımı dile getirince çok mu sevimli gözükürüm sandım acaba nedir bilemedim ki. Neyse başladık bitiricez artık..

Şöyle bikaç kişi olsun benim hayatımda sonsuza kadar mutlu,mesut,rahat,cıvık,salya,sümük,kavga, gürültü, patırtı, kükürtü yaşayıp gidelim işte nedir?!

Bunun yanında yeni insanların arasında çok rahat olanlara da imrenmiyo değilim. Tamam kabul kediyim uzanamadım ciğere bi kere,mundar ilan ediyorum. Nasıl bir rahatlıktır arkadaşım o öyle, espriler sataşmalar eleştirmeler ohh ne ala. Kırk yıllık kuzu sarması. Yıldızı çok parlak diye bi tabir var bu ara çok meşhur, işte bu arkadaşlar bu sıfatlara cuk oturur. Bi de şeytan tüyü var
derler ya işte ondan.

Benim gibi biriyse samimiyeti kurana kadar kılı kırk yaran göbeği çatlayan insanlar da toplum arasında hep buz dolabı lakabıyla gezeriz. Gezeriz derken azınlığız bi de ne acı, sesimiz de çıkmaz.. Sesimiz çıkınca nolcaksa, adam toplayıp kavgaya gidiyorum sanki iyice saçmaladım. Plansız yazılar böyle oluyo işte zırvalamama birkaç cümlede noktayı koymayı planlıyorum şu an.

Ben de ucundan kıyısında yeni birilerini tanımanın zevkini yaşıyorum bu aralar. Ama tanımaya çalıştığım insanların ruhu duymuyor. Ajan gibiyim, hey büyüyünce ajan olmaya karar verdim, işte benim mesleğim buymuş meğersem. Yazdıklarından dinlediklerinden birkaç fotoğrafından nasıl insanlar olduklarını kafamda tasarlayıp bi de bi güzel inanıp arkadaş belliyorum sanki onları kendime. Ne var? Tek farkı iletişim yok. İletişimde olduğunuz arkadaşlarınız çok mu arkadaş??

Bir de şöyle bir can sıkıcı durum var biz buz dolaplarında. O kadar işkenceler çekip tam birine alıştım diyoruz, o da çıkıp gidiyo hayatımızdan. Hay Allahım neyin peşindeysem!!!

Gelen gideni aratır mı unutturur mu bilmem ama,
Ben artık gelen gitmesin
Gitcekse de gelmesin
İstiyorum…

Hiç yorum yok: