13 Eylül 2010 Pazartesi

sarılsak...


Ne isterdim biliyor musun? Herşeyi geride bırakıp, seninle uzun bir yolculuğa çıkabilmeyi. Dilini hiç bilmediğimiz ülkelere ya da konuşacak tek bir insanın olmadığı diyarlara. Sorma hiç neden diye, sorma işte. Oluru olmayan bir hayalse bu bende, bırak nedeni de saklı kalsın içimde.

Yüzüne bakarak konuşabilmeyi isterdim bir de, sesini duyarak, nefesini yüzümde hissedecek kadar yakın durarak. Belki elini tutarak. Dünyayı kandırarak..

Tanışalı uzun zaman oldu ama tanıyalı? Birbirimizi görmemiz, havadan sudan lüzumsuz muhabbetlerimiz, sabahları selamlaşmamız.. Sadece 4 gündü. Ve gittin, ve gittim... Zamanı mekanı doğru muydu bilmiyorum. Teorikte kesinlikle yanlıştı ama pratikte tanışmıştık işte. Arkadaş bile sayılamayacak kadar sıradan bir tanıdık.. 3-4 ayda bir hal hatır sormalar... Unut gitsin...

Hep çok sevmişimdir seyahate çıkmayı, ya sen? Sen de sever misin saatlerce yok katetmeyi –hani insanoğlu kuş misali- ?

Siyah rengi seviyorum ben mesela arkasında saklanabildiğim, kusurlarımı örten, hatalarımı unutan, beni görünmez kılan siyahı. Ya sen? Beyaz mıdır senin rengin? Hiç korkmaz mısın hata yapmaktan ya da kusurlarının görünmesinden?

Herşeyi öğrenmek istiyorum; tüm zevklerini, zaaflarını, zayıf noktalarını, en ufak çocukluk yaralarının bile hikayelerini dinlemek istiyorum mesela. Senin unuttuklarına birlikte hikayeler uyduralım istiyorum. Birden değil yavaş yavaş öğret bana kendini, yavaş yavaş içime işle. Ben çok konuşmuyorum ya hani, sen anlat. Olmaz mı? Kısa cevaplar olsun ki ben daha ayrıntı sorular sorabileyim sana.

Sigaradan nefret ederim ben, ya sen? Belki sen de hiç içmemişsindir hayatın boyunca. Olsun yine de karşıma geçip tüm ciğerlerini dumanla doldurarak sigara içmeni istiyorum. Ya da boşver birer dondurma alıp lunaparka gidelim hemen şimdi.

En büyük pişmanlığın ne oldu? En büyük acın? En büyük öfken? En büyük hırsın? Hiç intikam duygusuyla yanıp tutuştun mu birine karşı? Sinirden çarptın mı kapıları? Kendini yaraladın mı hiç bir duygusal çıkmazda?.......

Birbirimizi tanımamız şart mı bana sarılman için?

Bana sarılmanı istiyorum. Bakarsın tek bir dokunuş olur anahtarımız, çözülmemiz için tek bir sarılma yeterlidir kim bilir!

Sarılarak uyumayı seviyorum ben, hiçkimseye sarılarak uyumadım ama. Yatağımda minik yastığıma, yolculuklarda sırt çantama sarılıyorum mesela.

Uyumak istiyorum şu anda. Gözlerine bakıp, gülümsemeni görüp, gözlerimi aklımda kalan bu son sahneyle kapatmak istiyorum. Bana sarılır mısın? Çok uzaktasın biliyorum ve ben gelemiyorum. Ya sen? Çağırsam gelir misin?

Bir şarkım var sana dinler misin?...

2 yorum:

S.O dedi ki...

cok iyi..

damlasakızaromalı dedi ki...

teşekkür ederim..